Acziyet yağarken üstümüze
Firavun tövbesindedir yeryüzü
Bin kez tövbesini bozmanın tecrübesiyle
Karanlık kapatınca yaralarını
Yine sodomgomore
Yine semud sarhoşluğu
Yine kan yürür gözlerine kabillerin
Heyhat
Gökyüzü yine herkesi kucaklayacak
Geceler yine her günaha perde olacak
Sen Ebuzer olup çöllere düşsen de yâr
Hergün yeni saraylar inşa edilecek Şam’da ve Babil’de
Yeniden kurulacak Ukaz’da panayırlar
Ve bir daha gülümsemeyecek Cibril
Oysa insan bilmez ki
Kuşların kanatları, hala beyazdır inadına
Amma ki mabetler geceleri gizli gizli ağlar
Yıldızlar raks eder ay ortaya çıktığında
Kılıcı elinde teyakkuzdadır zaman
Her gölge utanır aslına baktığında
Dağlara çıkıp haykırmak istiyorum
Her tohumun bir aşk olduğunu
Her ölümün bir müjde,
Her sabahın bir ödül olduğunu
Ey muhabbet işçisi
Ey yüreklerde maden arayan
Alın terinden bir gerdanlık takıp
Her yola bir menzil tayin eden
Sen demedin mi
Her yağmur bir teyemmümdür
Her gece bir itikaf
Her sonbahar teheccüttür
Her gözyaşı itiraftır diye
Söyle bize
Suyun söylediğini
Toprağın gördüğünü
Çiçeğin hissettiğini
Arının duyduğunu
Beş duyunun aldatıcı olduğunu
Kalplerin her şeyi bildiğini söyle
Söyle ki, İnsan kıblesini yeniden bulsun
Sadettin Yıldız