Şükür,  içinde birçok anlam barındırır ama biz bunların birçoğunu bilmeyiz. Bilmeme nedenimiz bizden midir? Yoksa şükrün kendini gizlemesinden midir?   Bilemedim… Şükrün kelime anlamıyla başlayayım önce;

Hem imaj hem de itibar olarak günümüzde önemli mesleklerden biridir akademisyenlik. Son zamanlarda bu mesleğe yönelen insanların sayısının artması da bunun bir göstergesi olarak görülebilir.

Nedir ki bize göre hayat? Kimimize göre okul/dersler, kimine göre huzur bulduğu yerde yaşamak, kimine göre yalnızlık, kimine göre iyi bir meslek sahibi olmaktır. Yani

Şehirde yorgundur güneş Geceler bir Süryani Kilisesi hüznündedir Baharlar sentetik İlişkiler metalimsi Bir köşesinde aziz ikonları gibi yaşlılar Diğer köşesinde yerlerini yadırgayan zoraki ilintilenmiş türbeler

Bir nefese muhtaç her doğan canlı Puslu vadideyim,başım dumanlı Hayatı yaşarken düşük zamanlı Koşar ardım sıra ölüm, neyleyim Çıkarak meydana, istersen bağır El alem, işine

  Mevlana mesnevisinde bir hikayede şöyle bahseder:” Hintliler bir fili halka göstermek için getirip karanlık bir ahıra kapattılar. Hayvanı görmek için o karanlık yere bir

  Başını iki elinin arasına aldı. Düşündü. Her gün bir diğerinin aynıydı. Aynı şehir, aynı yüzler, aynı olaylar.’Bugün dünden daha güzel değil’ dedi içinden. Ve

Başlığa bakıp Canan Karatay diyetinden bahsedeceğimi sananlar, yanılıyorsunuz. Sağlık biyolojik bir terim olmasının yanı sıra zihinsel bir durumun da göstergesidir. Sağlık her şeyin başı-dır diye

rüzgarın dilinden anlasam geceden çekiniyorum seslerden sesimi bulsam sesimden çekiniyorum hangi ses ölümündür hangi ses doğumun gözyaşı ne zaman hüznündür ne zaman mutluluğun gözler neden

Gerçek şudur ki, bizler bu fani dünyada sadece misafir olarak yaşıyoruz. Lakin dünyayı keşfe çıkan, bilinmezliklerin peşinde koşan bir insan acaba kendi varlığının ne kadar

Hüzünle kapattı kapıyı. Vakit az kalmıştı ama bugün bilmediği sokaklardan gitmek istiyor-du. Bir yerlerde bıraktığı yüreğinin izine rastlamayı umuyordu belki de. Baktığı yerleri de görmüyordu